Demokrasiye Uygun Olan Davranışlar: Bir Hikâyenin İçinden Hayat Dersleri Bugün size bir hikâye anlatmak istiyorum. Ne siyaset kitaplarından alınmış kuru bilgiler ne de ders niteliğinde kuru tanımlar… Bu, hayatın içinden, belki de hepimizin bir parçası olduğu bir hikâye. Çünkü demokrasi dediğimiz şey yalnızca bir yönetim biçimi değil; sokakta yürürken, evde konuşurken, bir fikir tartışırken içimizde yaşattığımız bir kültürdür. Hazırsanız, sizi bu yolculuğa çıkarayım. Bir Kasabanın Sessiz Devrimi Bir zamanlar küçük bir kasabada yaşayan insanlar vardı. Bu kasaba, her ne kadar barışçıl ve huzurlu görünse de, uzun yıllar boyunca kararları birkaç kişinin aldığı, geri kalanların yalnızca izlediği bir yerdi. İnsanlar konuşmaktan…
Yorum BırakKategori: Makaleler
Cappuccino ve Latte Arasındaki Fark: Geleceğin Kahve Kültürüne Dair Bir Beyin Fırtınası Kahve… Sadece bir içecek olmaktan çok daha fazlası. İnsanlık tarihinin en yaratıcı fikirlerine eşlik etmiş, sabahları anlamlandırmış, dostluklara zemin hazırlamış ve hatta kültürleri birbirine bağlamış bir ritüel. Ve bu ritüelin iki yıldızı var: cappuccino ve latte. Bugün bu iki içeceğin farklarını sadece yüzeyde anlatmakla kalmayacağız; gelecekte bu farkların nasıl anlamlar kazanabileceğini, toplumu nasıl şekillendirebileceğini de birlikte düşüneceğiz. Ben, bu satırları yazarken kahvemi yudumlayan bir kahve meraklısı olarak, geleceğe dair sorular sormak ve sizinle birlikte bu konuda hayal kurmak istiyorum. Sizce 20 yıl sonra cappuccino hâlâ sabahlarımızı süsleyen bir…
Yorum BırakJeoloji: Zamanın ve Toprağın Derinliklerinde Bir Yolculuk Kelimenin gücü, evrende iz bırakan her şeyin izini sürer. Edebiyat, zamansız bir hikâye anlatma biçimi olarak, insanlığın geçmişine, onun en derin sırlarına ışık tutar. Jeoloji ise, kelimelerden farklı olarak, taşların, toprakların ve kayaların dilinden anlam çıkaran bir bilim dalıdır. Jeoloji, geçmişin, bugünün ve geleceğin hikâyelerini toprağın katmanlarından okur. Tıpkı bir romanın kurgusunda olduğu gibi, her katman, bir karakterin derinliklerini, bir olayın ardında yatan gizemi taşır. Bu yazı, jeolojiyi edebiyat perspektifinden inceleyerek, taşların, toprakların ve kayaçların birer metin gibi nasıl okunduğunu keşfedecek. Zira, tıpkı edebi eserlerde olduğu gibi, jeolojinin dili de bazen silik, bazen…
Yorum BırakÖdem Söktürücü Çaylar Ne Zaman İçilmeli? Geleceğe Dair Vizyoner Bir Bakış Ödem söktürücü çaylar… Bugün için sağlıklı yaşamın küçük bir parçası gibi görünse de gelecekte çok daha farklı bir anlam kazanabilirler. Gelin birlikte düşünelim: 10, 20 hatta 50 yıl sonra, bu çayların kullanım zamanı yalnızca bireysel bir tercih değil, aynı zamanda toplumsal bir dönüşümün parçası olabilir mi? İşte bu yazı, hem stratejik hem de insan odaklı yaklaşımlarla geleceğe dair beyin fırtınası yapmaya davet ediyor. Ödem söktürücü çaylar, vücuttan fazla sıvının atılmasını sağlayarak sağlıklı yaşamda denge kurmaya yardımcı olur. Ancak bu denge gelecekte bambaşka sosyal ve bireysel anlamlara bürünebilir. — Gelecekte…
Yorum BırakYağmur Suyu Kanalizasyona Bağlanır mı? Toplumsal Cinsiyet ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir Bakış Yağmurun Sesi: Duyarlı Bir Başlangıç Bir sonbahar yağmurunda pencerenin önünde otururken, yağmur damlalarının sessizce toprağa dokunuşunu izlerken aklımıza belki de hiç gelmeyen bir soru düşer: “Bu su nereye gidiyor?” Şehirler büyüdükçe, beton alanlar genişledikçe yağmurun doğal döngüsüne yaptığımız müdahaleler de artıyor. Ancak bu teknik sorunun ötesinde, meseleye daha derinden, insan odaklı ve toplumsal bir perspektiften bakmak mümkün. Yağmur suyu kanalizasyona bağlanır mı sorusu yalnızca mühendislik değil; empati, adalet ve ortak yaşam kültürüyle de ilgili bir mesele hâline geliyor. Teknik Gerçek: Yağmur Suyu Neden Kanalizasyona Bağlanmamalı? Yağmur suyu…
Yorum BırakHidrojen En Çok Nerede Bulunur? Edebiyatın Evreninde Görünmez Unsurların İzinde Bir edebiyatçı olarak her zaman şunu düşünmüşümdür: kelimeler de tıpkı elementler gibidir — görünmez, ama her şeyin özünü taşır. Hidrojen gibi kelimeler vardır, sade, hafif, ama varoluşun yapı taşlarını içinde barındırır. Hidrojen en çok nerede bulunur? sorusu, bir bilimsel merak gibi görünse de, edebiyat açısından bu soru “insan nerede en saf haline ulaşır?” demektir. Çünkü hidrojen, evrenin ilk sesi, ilk nefesidir. Edebiyat da tıpkı hidrojen gibi her şeyin başlangıcında yer alır: bir kelimenin, bir hikâyenin, bir duygunun içinde. Hidrojenin Edebî Karşılığı: Başlangıcın Sesi Bilim bize hidrojenin evrende en çok yıldızlarda…
Yorum BırakHicri Takvime Göre Yeni Yıl Ne Zaman 20266? Toplumsal Yapı ve Bireylerin Etkileşimi Üzerine Bir İnceleme Bir araştırmacı olarak, toplumsal yapıların bireyler üzerinde nasıl şekiller yarattığını ve bireylerin toplumu nasıl dönüştürdüğünü anlamaya çalışmak, çoğu zaman çelişkilerle dolu bir yolculuğa çıkmak gibidir. İnsanlar, genellikle kültürel, ekonomik ve tarihsel bağlamda toplumsal normlara göre şekillenirken, bu normlar da aynı şekilde bireylerin yaşamlarına yansır. İslam dünyasında kullanılan Hicri takvim, hem dini hem de kültürel anlamda önemli bir yere sahiptir ve bu takvime göre yeni yılın ne zaman başlayacağı sorusu, hem geleneksel pratikleri hem de bireysel kutlamaları anlamak için iyi bir fırsat sunmaktadır. Ancak, bu…
Yorum BırakHicde Ne Demek? Siyaset Bilimi Perspektifinden Güç İlişkileri ve Toplumsal Düzen Siyaset bilimi, toplumların nasıl organize olduğunu, güç dinamiklerinin nasıl işlediğini ve ideolojilerin bireylerin yaşamlarını nasıl şekillendirdiğini inceleyen bir disiplindir. Bu bağlamda, “hicde” kavramı, toplumsal yapının, kültürel normların ve iktidar ilişkilerinin anlaşılmasında derinlemesine bir araç olabilir. Hicde, kelime olarak bir yerde bulunmama, bir konuda yer almama ya da bir durumu reddetme anlamına gelir. Ancak bu reddediş, yalnızca kişisel bir duruşu yansıtmaz; aynı zamanda bir gücün ve ideolojinin karşısına çıkmak, toplumsal düzeni sorgulamak anlamına gelir. Peki, hicde kavramı, güç ilişkilerinin ve toplumsal düzenin şekillenmesinde nasıl bir rol oynar? Bu soruyu, iktidar,…
Yorum BırakHelenistik Dönemin Özellikleri Nelerdir? Pedagojik Bir Yaklaşım Bir eğitimci olarak her zaman öğrenmenin yalnızca bilgi edinme süreci olmadığını, bireyi ve toplumu dönüştüren bir güç olduğunu düşünürüm. Tarih bize gösterir ki her büyük medeniyet, aynı zamanda bir öğrenme devriminin ürünüdür. Helenistik dönem de bu anlamda, bilginin sınırlarını aşarak kültürel, felsefi ve pedagojik bir dönüşümün yaşandığı eşsiz bir zaman dilimidir. Bu yazıda, Helenistik dönemin özelliklerini bir tarih anlatısından ziyade, öğrenme ve gelişim perspektifinden ele alacağız. Helenistik Dönem: Bilginin Evrenselleştiği Çağ Helenistik dönem, M.Ö. 323’te Büyük İskender’in ölümünden sonra başlamış ve Roma İmparatorluğu’nun yükselişine kadar sürmüştür. Bu dönem, Yunan kültürünün Doğu uygarlıklarıyla etkileşime…
Yorum BırakOturum Nasıl Kapatılır? Güvenliği Alışkanlığa Dönüştüren Küçük Bir Tıklama Bunu ilk kez bir kütüphane bilgisayarında fark ettim. Yan masadaki lise öğrencisi ödevini bitirdi, tarayıcıyı kapattı, kalktı. Beş dakika sonra başka biri oturup Facebook’a “girmeden” hesabın açık olduğunu gördü. Ekran kapalıydı ama oturum açıktı; tarayıcı çerezleri hâlâ oradaydı. O an kafama dank etti: “Oturum nasıl kapatılır?” sorusu teknik bir prosedürden çok, dijital hayatın en insani reflekslerinden biri olmalıydı. Bu yazıda, verilerden ve gerçek hikâyelerden yola çıkarak, oturumu kapatmanın neden kritik olduğunu ve cihazdan platforma pratik, uygulanabilir yolları paylaşacağım. Oturum Kapatmanın Anatomisi: Risk, Davranış, Alışkanlık Oturum, kimliğinizin bir uygulama ya da site…
Yorum Bırak